ŞAFİİ el-UMM

ZEKAT

 

MÜLKÜNDE OLMAYAN ŞEYİN ZEKATINDAKİ FARKLILIK

 

Bize er- Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bir adam bir diğerine nitelikleri belli bir buğdayı ya da başka bir şeyi sahih bir selef (selem) akdi karşılığında verse, o 100 dinar selef yoluyla o malı verecek kişinin mülküdür ve onun zekatını öder. Ondan başka borcunu ödeyeceği bir malı ister bulunsun, ister bulunmasın. Aldığı o parayı kabzettiği günden itibaren bir sene devredince zekatını öder. Eğer bir sene devrettikten sonra iflas etmekle birlikte o 100 dinar elinde aynıyla mevcut ise; onun zekatını öder, 100'ün kendisine ait olduğu kişi ise, ondan bulduğunu geri alır ve hem zekattan hem telef olandan sonra geriye kalan kısmını ödemesini ister. Aynı şekilde bir erkek bir kadına 100 dinar mehir verse, kadın da o parayı kabzettikten sonra elinde iken üzerinden bir sene devrettikten sonra o kadını boşarsa, 50 dinar ile kadından rücu yoluyla geri alır. Çünkü kadın onun tamamına malik idi fakat mülkiyeti bir sene üzerinden tam olarak devrettikten sonra 50 dinar hakkında nakzedilmiş (ortadan kalkmış) olur.

 

Aynı şekilde eğer kadın o 100 dinarı, kabzetmeyip 100 dinar erkeğin elinde iken üzerinden bir sene devrettikten sonra o kadını boşarsa, o kadın üzerine mehrin 50 dinarını kabzettiği takdirde onun zekatını ödemesi kap eder ve o malın zekatını öder. Çünkü o meblağ onun mülkiyetinde idi ve kadının bu durumu bir başkasından 100 dinar alacağı olup üzerinden bir sene geçtikten sonra 50'sini kabzeden diğer 50'sini de ondan alma kudreti olduğu halde ibra ile atfeden kimsenin durumuna benzer, fakat o aldığından 100 dinarlık zekat verir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Kadını nikahladığı günden sene dolmadan önce boşarsa, kadının üzerinde sene geçtiği takdirde yalnızca 50 dinarın zekatı düşer, çünkü onu (geri kalanı) kabzetmemiştir ve henüz sene geçmediğinden ötürü 50 dinardaki mülkiyeti nakzedilmemiştir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bir adam bir diğerine bir evi dört yıllığına 100 dinara kiraya verse, kira peşin ödenir. Onun için vade şartını koşması müstesna. Evi kiraladığı günden itibaren üzerinden bir sene geçtiği takdirde bir seneyi tam olarak hesap eder ve 25 dinarın zekatını ödemesi gerekir. Tercih onundur. 100 dinarın zekatını ödemeye mecbur edilmez. İkinci bir sene tamamlandığı takdirde, o zaman iki sene için 50 dinarın zekatını ödemesi gerekir. Bundan sene başında ödemiş olduğu 25 dinarın zekatını düşer. Sonra üçüncü sene geçecek olursa, o vakit üç senelik için 75 dinarın zekatını öder. Bundan da daha önce vermiş olduğu 25 ve 50 dinarın zekatını hesap eder, (düşürür). Dördüncü yıl geçecek olursa, o takdirde dört yılın zekatını ödemesi gerekir ve bundan önce azı ile çoğu ile vermiş olduğu her bir zekatı ondan hesaplayıp düşer.

 

Er-Rebi' ve Ebu Yakup dedi ki: 100 dinarın zekatını ödemesi gerekir.

Er-Rebi' dedi ki: Ben bu kitabın tamamını dinlemiş olmakla birlikte buradan sonuna kadar bu kitabı ona arz etmedim.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: 100 dinara kiralayıp o 100'Ü kabzetse, sonra ev yıkılsa, evin yıkıldığı günden itibaren kira akdi fesholur ve ona yıkım öncesi kiradan kendisi için sağlam olarak kalan bakiye dışındaki meblağda zekat düşmez, ama kiradan onun için tam olarak kalanın zekatını ödemesi gerekir. Arazinin altın ve gümüş karşılığında kiraya verilmesi ve bunun dışında mal sahibinin başkasına kiraladığı başka şeylerde de durum böyledir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Arazi ve evlerin kiralanması ile mehir arasında fark görmemin sebebi; mehrin kadının eksiksiz olarak malik olduğu bir şeyolmasından dolayıdır. Kadın yahut koca ölse yahut koca onunla zifafa girmiş olsa, mehri tam olarak hak eder. Eğer onu (zifaftan önce) boşasa, o takdirde mehrin yarısı ona döner. İcare (kira) akitlerinde ise belli bir süreliğine kiraladığı şeyin menfaati tam ve eksiksiz olarak elde edilmediği sürece onun mülkiyetine sahip olunamaz. Bu durumda onun icareden bir payı olur. O halde bu açıkladığım sebepten ötürü ikisi arasında fark gözetmenin dışında bir şey caiz değildir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Erkeğin boşama sebebiyle mehrin yarısına malik olması onun şuf'a hakkına malik olmasına benzer. Bu durumda şuf'a malı, elinde bulunduğu kimsenin -elinden alınıncaya kadar- mülkü olur.

 

Dedi ki: Kendisi ile mükatebe yapmış kişinin yazışması ile çalıştırılan köle ve cariye de buna benzemez. Bu durumda olana da onun efendisine de bu malda zekat düşmez. Eğer kendisi ile yazışmış kişi ya da kölesi, efendi bunu kabzedinceye kadar onun teminatını vermiş ise ve kabzettiği günden itibaren onun üzerinden bir sene geçmiş olsa dahi durum böyledir, çünkü bu mükateb için de köle için de cariye için de ödenmesi gereken borçları değildir. Dolayısıyla o malı, kabzetmediği sürece, onun üzerindeki mülkiyeti tamam olmaz. Bununla birlikte hür bir kimsenin alacağı ve üzerindeki mülkiyeti ise bakidir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: İşte aslında altın, gümüş, koyun, inek ya da deve türünden zekat düşen ve mülkiyetinde bulunan her bir şey hakkında bu böyledir. Fakat malik olduğu yiyecek (buğday) kuru hurma ya da başka şeylerde zekat bunlar gibi değildir. Çünkü zekat ancak yerin çıkardığı ve kendisi yerin çıkardığına malik iken çıkardıklarında söz konusudur. Bunlarda ise hasat edildiği günde hak doğar.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Müslümanlar, düşmana atları ve develeri üzerinde hücum yapıp ganimetler toplansa, üzerinden bir sene geçtiği halde paylaştırılmasa, valinin eğer bunda bir mazereti yoksa kötü bir iş yapmış olur. Böyle bir ganimetin gümüş, altın ve davarlarında da -paylaştırılmadığı sürece- zekat düşmez. Paylaştırılmasından sonra üzerinden bir sene geçmesi beklenir, çünkü bu durumda ganimet asıl sahibi dışında hiçbir kimsenin mülkiyetinde değildir. Çünkü bu onların ne satın alma ne miras yoluyla mülk edinip aralarında ortak olmasını gönül hoşluğu ile kabul ettikleri bir şey değildir. Ayrıca imam'ın imkan buluncaya kadar valiye paylaştırmayı yasaklama yetkisi vardır. Ganimetin tamamında (beytülmalin hakkı) beştebir (1/5) vardır, bu paylaştırma halinde bir kısmı hakkında söz konusu olabilir, diğer bir kısmı hakkında olmayabilir. Bu durumda ganimetin hiçbir parçası, hiçbir durumda herhangi bir kimsenin mülkiyetinde değildir [paylaştırıldıktan sonar mülkiyet hakkı doğar].

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Ganimet paylaştırılıp 100 pay bir şeyde onların rızalarıyla bir araya toplansa ve bu şey davar ya da üzerine zekat düşen bir şeyolursa, bu mala sahip olmalarından sonra üzerinden bir sene devredinceye kadar onu paylaştırmazlarsa, onun zekatını öderler. Çünkü onlar bu mala ganimetteki diğer mallar arasından ve ganimeti hak edenler arasından kendileri malik olmuşlardır. Eğer vali, onların rızaları dışında bu paylaştırmayı yapsa, onları buna mecbur etme hakkı yoktur. Kendileri hazır değilken bunu paylaştırıp o payı bir adama verse ve üzerinden bir sene geçse, o malın zekatını ödemeleri gerekmez, çünkü onlar henüz ona malik almamışlardır. Valinin de buna onları mecbur etmeye hakkı yoktur. Şayet kabul eder ve ona razı olurlarsa, o vakitten itibaren yeni malik olurlar ve kabul ettikleri günden itibaren onun için yeni bir sene başlatırlar.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Eğer vali, beştebiri (1/5) hak edenlerin payını bir kenara ayırıp, sonra da onların muayyen bir şey üzerinde paylarını çıkartıp verse, şayet bu payları davar ise, zekat düşmez, çünkü bu mal kimin olduklarını bilmediği ayrı ayrı bir topluluğa aittir. Sayıları belirsiz bir topluluk arasında paylaştırılması gereken ganimet gibi. Eğer bu maldan bir şeyonların birisine geçerse, o mal için yeni bir sene başlatır. Dinarlar, külçe altın ve dirhemler de bu hususlarda böyledir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Vali, altın ya da gümüş olarak fey' toplasa, onu beytülmale koyup üzerinden bir sene geçse yahut bu mal davar olup onları beytülmal koruluğunda otlatsa, üzerlerinden de bir sene geçse, onlara zekat düşmez, çünkü bunların malikleri sayılamayacak kadar çoktur ve muayyen olarak hepsi tanınmamaktadır. Ondan herhangi bir şeyi bir adama verecek olursa, o da onun senesini o andan itibaren başlatır.

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Şayet ganimetin beştebirini (1/5) hak sahipleri için ayırsa, bu böyle olur, çünkü onun hak sahiplerinin sayısı belli değildir. Beştebirin (1/5) beştebiri (1/5) de böyledir. Onun bir bölümünü sınıflardan herhangi birisi için ayırsa ve sonra onu sahiplerine teslim etse, o mal ellerinde iken üzerinden onu paylaştırmadan önce bir sene geçecek olursa, bir tek kişiye aitmiş gibi zekatmı öderler. Çünkü onlar, o malda ortaktırlar. Sene bitmeden önce paylaştıracak olurlarsa, o vakit o malda üzerlerine zekat düşmez.

 

Sonraki için tıkla:

 

FITR SADAKASI